top of page

ABD ve İsrail'in Suriye'deki Planlarında, CHP'nin Neden Ortadan Kaldırılması İstenmekte

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 23 Tem
  • 3 dakikada okunur

DURUM TESPİTİ: Ne ile karşı karşıyayız?


BOP’un Gölgesi: Suriye’de Yeni Federatif Dönüşüm

Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı İfadesi (2004–2005):


“Ben BOP’un eş başkanlarından biriyim” diyerek dile getirilen bu ifade, yalnızca retorik bir sahiplenme değil, aslında ABD'nin Ortadoğu coğrafyasına yönelik yeniden yapılandırma projesine Türkiye eliyle müdahil olma taahhüdü olabilir mi? Bu gün bu soruları sormamıza neden olan bir çok gelişme ile karşı karşıyayız.

HATİRLATMA: BOP’un temel hedeflerinden bazıları:

  • Ulus-devletlerin parçalanması,

  • Mezhepsel/kabilevi kimliklerin öne çıkarılması (örneğin Irak’ta Şii–Sünni ayrımı),

  • Suriye’de federatif yapının önünün açılması,

  • İran’ın “tehdit olmaktan çıkarılması”.

Bugün yaşanan:

  • Şaraa’nın “Esad sonrası” ehlileştirilmiş görünümlü ama Sünni radikalizme yakın figür olması,

  • İsrail’in güney Suriye’ye müdahale gerekçesinin “Dürzileri korumak” gibi bir kimlik politikasıyla sunulması,

  • Türkiye’nin "eğitim ve güvenlik ortağı" olarak yeniden Suriye sahasına çekilmek istenmesi,tam da bu BOP paradigmasının güncellenmiş versiyonu olabilr mi?


ABD SURİYE ÖZEL TEMSİLCİSİ ve Türkiye Büyükelçisi Barrack’ın Osmanlı Romantizmi: İdeolojik Çerçevenin İfşası mı?

ABD Büyükelçisi Thomas Barrack’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamaları, yalnızca nostaljik bir Osmanlı güzellemesi değil, yeni bölgesel tasarımın ideolojik altlığıdır:


“Dedem Osmanlı pasaportuyla geldi. Millet sistemi farklı grupları merkezi yönetime entegre etti. Türkiye, bu mirasın merkezi olabilir.”

Bu ne demek?

  • Osmanlı’nın millet sistemi, modern anlamda federatif, çok-kimlikli yapıların ideolojik arka planı olarak kullanılmaya elverişli.

  • Türkiye’nin bu mirası “yeniden canlandırma potansiyeli” üzerinden, Erdoğan’a bölgesel liderlik ve yeniden Türkiye ve bölge tasarım rolü verilmekte.

  • Aynı anda hem İsrail’in güvenliği sağlanmakta, hem ABD’nin Ortadoğu’daki vekil gücü Türkiye üzerinden işler götürülmek istenmekte.


Şimdi şu soruyu sormalıyız: Sayın Erdoğan, tüm anti-demokratik uygulamalara ve halkta gideerek kaybettiği desteğe rağmen neden hâlâ küresel meşruiyet görmektedir?

Nedeni:

  • Çünkü Batı için öngörülebilir bir aktördür. Özellikle İsrail’in güvenliği, NATO dengeleri ve göç kontrolü için Erdoğan bir "sistem içi otoriterlik" olarak tercih edilmektedir.

  • ABD ve İsrail için, Türkiye’de “kontrol edilebilir bir Erdoğan” çok daha verimli görülmektedir.

  • Anayasa değişikliği arzusu da bu denklemde coğrafyaya uygun yeni bir rejim inşası ve mevcut rejimin "sabitlenmesi" olarak kurgulanmaktadır.


Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin kurucu değerlerine, üniter yapısına ve laik devlet anlayışına doğrudan meydan okumak olarak görülmelidir. Sol/sosyal demokratlar ve milliyetçi/Atatürkçü damar, bu stratejik kuşatmaya karşı Cumhuriyet değerlerini koruyarak jeopolitik bir bilinçle hareket etmek zorundadır.


Umutulmamalıdır ki;

Bu sistemin içinde:

  • El Şaraa bir ara figürdür,

  • Türkiye bir tür elverişli operasyonel güçtür,

  • İsrail stratejik çıkarları için yönlendirici merkezdir,

  • ABD, İngiltere ise tüm bu yapının global çerçevesini çizen mimardır.


MUHALEFETİN YENİ STRATEJİK GÜNDEMİ NE OLMALI?

A. Yeni Anti-Emperyalist Blokun İnşası

Türkiye’de hem sol hem milliyetçi gelenek hem cumhuriyetçi demokratik güçlerin emperyalizme karşı ortak tarihsel refleksini şekillendirilmelidir. Ancak bu refleks yıllardır etkisiz, dağınık ve “geçmişe takılı” bir dille ifade ediliyor. Artık:

  • Yeni BOP’a karşı Yeni Anti-BOP ittifakı kurulmalı.Bu, sadece siyasi partiler arası değil, akademisyenler, sanatçılar, STK’lar ve medya platformlarıyla genişletilmiş bir sivil akıl hareketi olmalı.


B. Üniter Devlet ve Laiklik Vurgusu Yeniden Yükseltilmeli

Laiklik sadece din-devlet ilişkisi değildir; egemenlik hakkının devredilmezliğidir.Bu bağlamda:

  • “Suriye federasyonu” projesine karşı çıkarken, aynı zamanda Türkiye’deki olası anayasal federatif tuzaklara da karşı durulmalı (örneğin “yerel özerklik” adı altında açılmak istenen alanlar).

  • Yeniden laik ulus devlet idealine dönüş hedeflenmelidir.


C. Suriye’de Kimle, Ne Şekilde İşbirliği Yapılmalı?

Muhalefet şunu net şekilde anlatmalı:

  • Suriye’nin geleceğinde Türkiye taraf olmalı, ama Erdoğan iktidarının çıkarları doğrultusunda değil, bölgesel barış ve halkların çıkarı doğrultusunda.

  • El Şaraa’ya koşulsuz destek vermek yerine, uluslararası meşruiyet taşıyan, laik ve seküler bir Suriye rejimini teşvik edecek diplomasi önerilmeli.


D. İçerideki Anayasa Oyununu Teşhir Etmek

Bölgesel gelişmelerle İç politikadaki gelişmeler ışığında yürütülmekte olan "terörsüz Türkiye" için hedeflenen yeni anayasa

  • “ Türkiye’nin değil, ABD–İsrail–NATO- AVRASYA çıkarlarının anayasıdır.”

  • “Millet sistemi” övgüsüyle meşrulaştırılmaya çalışılan, "Türkiyeli" "Tek Millet" gibi milletin adı konmamış ifadeler üzerine inşa edilecek bu yeni yapı, Atatürk’ün cumhuriyet anlayışına bir meydan okuma olduğu halka anlatılmalıdır.


Atatürkçülük ve CUmhuriyetin Kuvai Milliyesine Yeniden Tarihsel Görev Düşmektedir

Bugün yaşanan, tıpkı 1920’lerde olduğu gibi bir emperyal tasarım sürecidir.

O günkü işgalciler nasıl "mandayı" medeniyet adına dayattıysa, bugün de NATO, İsrail ve ABD; "istikrar", "barış" kisvesiyle bölgesel parçalanmayı teşvik ediyor.

Buna karşı verilecek yanıt:

  • Ne hamaset olmalı,

  • Ne de naif diplomasi.

Verilecek yanıt: Bilgili, stratejik, kapsayıcı, batıdan kopmadan, dengeleyici ve sağlam bir anti-emperyalist vizyon olmalı.

 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page