top of page

Akademik Görünümlü Yazılarla Siyasal Algı Nasıl Şekillenir?

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 28 Haz
  • 3 dakikada okunur

Değerli okurum, beni tanıyanlarınız bilir, araştırmalar, sosyolojik veriler, politik analizler hep ilgimi çekmiştir. Çok mütevazi olmayacağım, az çok bildiğim konular olduğundan, çeşitli, farklı ideolojik veya ortamların çalışmalarını analiz etmekten de hoşlanan bir insanım.

Dünyanın her yerinden, farklı görüşlerden kaynakları okurum. Toplum Bilimleri Enstitüsünde paylaşılan bir analizi de okuduktan sonra bir CHPli seçmen vatan sever demokrat bir insan olarak Sayın. Dr Nurettin Kalkan'ın analizine, CHP seçmenlerine dair de keskin imalarda bulunması sebebiyle eleştiri getirmek istedim.

Bu yazıyı neden yazdım?


Son günlerde kamuoyunda tartışılan bazı analiz yazıları, özellikle de "bilimsel kavramlar"la örtülmüş ama siyasal sonuç üretmeye dönük içerikler, dikkatimi çekti.

Dr. Nurettin Kalkan’ın “Kemal Kılıçdaroğlu neye güveniyor?” başlıklı metni de "acaba ne diyor" merakımı uyandırdı.


Bu yazıyı, herhangi bir kişiye karşı değil; bilimsel bilgi üretimi ile siyasal pozisyon almanın nasıl birbirine karıştığını göstermek için kaleme aldım.


Görüyoruz ki:

🔹 Liderlik tartışması gibi hassas konular, yalnızca partileri değil, toplumun algı ve duygularını da hedef alabiliyor.

🔹 Akademik kavramlar, tarafsızlık adı altında kullanıldığında, kamuoyunun bilinçaltını etkileyen güçlü araçlara dönüşebilir.

🔹 Negatif partizanlık, medya etkisi ve seçmen psikolojisi gibi konular; veriyle değil, ima ve zihin yönlendirmesiyle işlendiğinde bilimsel değil, manipülatif oluyor.


Amacım, ne bir savunma ne de bir saldırı...

Sadece şunu hatırlatmak istedim:


Yorum haktır ve farklılıklar anlamlıdır. Ama analiz sorumluluk ister.

Düşünce özgürlüğü değerlidir. Ama akademik etik daha da değerlidir.


Kendi adıma bu yazıyla, vatandaşlık hakkım ve bilinciyle, sorumluluk duygusuyla hareket ettim. Çünkü kamusal düşünce üretimi, yönlendirmekten çok, aydınlatmayı hedeflemeli.


Gerçek akademik analiz, okurun zihnini açar; onu yönlendirmeye çalışmaz.

Bir Yazının Anatomisi


Dr. Nurettin Kalkan, Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nde yayımlanan yazısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhtemel siyasi geri dönüşünü “negatif partizanlık” ve “muhalefet medyası” gibi kavramlar üzerinden analiz etmeye çalışıyor. İlk bakışta bu metin, gerçekte belirli siyasal aktörlerin meşruiyetini hedef alırken, muhalefetin tüm bileşenlerine yönelik sanki bir algı aşındırması yapıyor. Yazı, sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, aynı zamanda Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu gibi aktörleri de satır arası imalarla zayıflatmayı hedefliyor.


Bu yazıda, hem kullanılan yöntemi hem de sunulan söylemi analiz ederek, kamuoyunda sıkça rastladığımız üretilmek istenen algıyı eleştireceğim



1. Siyasal Pozisyon Alma


Bu analiz, ampirik olmayan bir spekülasyon zemini üzerine inşa edilmiş gibi geldi bana. Akademik kavramlar seçilmiş ama bağlamlarından koparılmış. Örneğin “negatif partizanlık” gibi kavramlar, Türkiye'de muhalefet seçmeninin Erdoğan karşıtlığını anlamak için değil, onu küçümseyerek işlevsizleştirmek için araçsallaştırılmış izlenimi yarattı bende.


Bana göre bu yaklaşım yöntemsel hata, sosyal bilimlerdeki “niyet okuma” tuzağını andırıyor:

Kılıçdaroğlu’nun tutumunu açıklayan ampirik veri sunmak yerine, yazının tamamı varsayım ve ima temellidir. Bu da onu bir akademik analiz değil, bir siyasal yorum haline getirir.


2. Retorik Oyunlar ve Juxtaposition Tekniği


Yazı boyunca çok sayıda juxtaposition kullanılmış:


Kılıçdaroğlu “fal bakan, zar atan” biri gibi resmedilirken, muhalefet ise “duygusal sürü” olarak tanımlanmış.


CHP seçmeni “anti-Erdoğanist tutkularla hareket eden irrasyonel yığınlar” olarak çerçevelenmiş.


Özgür Özel ve İmamoğlu, açıkça eleştirilmemesine rağmen, “nüfuz alanı” olan, “çizgisi belirsiz” figürler olarak konumlandırılmış.


Bu teknikler, okuyucunun bilinçaltında muhalefetin lider kadrosuna güven duymamasını hedefler gibi bir çıkarım doğurur.


3. Algı Tasarımı: Toptan Meşruiyet Erozyonu


Kılıçdaroğlu açıkça hedef alınırken, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu da zımni biçimde zayıflatılıyor sanki. CHP milletvekilleri ise “çıkarcı, rüzgâr nereden eserse oraya yönelen” çıkarcı, pasif aktörler gibi sunuluyor.


Sanki verilmek istenen mesaj:

CHP’de güvenilecek kimse yoktur. Liderlik krizi kaçınılmazdır. Bu yapı çökmüştür.


Bu tespitin altını doldurmak için herhangi bir siyasi veri, eğilim ya da kamuoyu anketine yer verilmez. Oysa ki politika bilimi, varsayım değil veri ile konuşur.


4. Niyetin İzini Sürmek: Yeni Tarafsızlık Biçimi mi, Yeni Hedefleme Taktiği mi?


Dr. Kalkan’ın yazısı, “soğukkanlı, objektif, bir analiz” gibi sunulsa da bana göre bir tür modern propaganda örneğidir. Eleştirisini öfkeyle değil, incelikle yapar. Bu yüzden daha inandırıcı görünür. Ancak bu, onu daha masum yapmaz — sadece daha etkilidir.


Yöntem, özellikle yeni kuşak entelektüel kesimleri etkilemeyi hedefleyen bir teknik olabilir mi:

Açık siyasal saldırı yerine, şüphe üretmek, meşruiyet sorgulamak, seçmen iradesinin zaaflarını öne çıkarmak gibi.


5. Alternatif Gerçeklik: Muhalefetin Meşru Alanını Savunmak


Şurası çok açıktır ki:


Negatif partizanlık, irrasyonel bir öfke değil, uzun yıllar boyunca oluşmuş bir adalet talebinin ürünüdür.


Muhalif medya, bağımlı olabilir ama aynı zamanda Türkiye’de sansürlü ortamda nefes alma alanıdır.


CHP seçmeni, sadece duygularla değil, stratejik bilinçle de hareket edebilen toplumun en demokratik algısı gelişmiş bir kitledir.


Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, siyasal iletişim becerisi ve toplumsal karşılığı olan güçlü figürlerdir. Bunu 31 Mart 2024’te kanıtlamışlardır.



Kılıçdaroğlu'na dönük eleştiriler meşrudur; ancak bu eleştirileri, CHP’yi “siyaset yapamaz” hale getirmek için araçsallaştırmak politik mühendisliğin manipülatif biçimidir.


Sonuç: Siyasal Etik, Akademik Ciddiyetin Temelidir

ree

Bu bağlamda, toplumu bilgilendirme iddiası taşıyan herkesin, hem siyasal etik hem akademik dürüstlük açısından bu tarz yazıları sorgulaması gerekir.

Çünkü “bilimsel dil”, propaganda yapıldığında, gerçeği maskelemek için en tehlikeli araç haline gelir.


 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page