Dünya bir Hollywood filmi izliyor — ve Oscar bilin kime gidiyor...
- Didem Öneş
- 13 Eki
- 5 dakikada okunur
Dünya yıllarca bir katliama resmen seyirci kaldı, "Filistin'in, Kudüs'ün kurtarılması için herşeyi göze aldık" diyenlere bile şahit olduk. Hepsi bir oyunun parçasıydı. Bu filmin sahnelenmesi için tüm dünya liderleri, başta terör örgütü HAMAS olmak üzere ve Filistin yönetimi ve tüm Müslüman ülkeleri liderlikleri, bu filmde bir rol kapmak için yüzbinlerce Filistinlinin ölümüne göz yumdular,
Ve bu gün 13 Ekim 2025 gerçeklerin değil, kurgunun kazandığı müthiş vicdansız, ahlaksız bir Hollywood Filmi izliyoruz, aktörleri ise uluslararası karmadan oluşuyor.
Bu gün olup bitenleri izlerken, "Nasıl bir döneme denk geldik Allahım, bu "aptal avutan" filmin bir seyircisi olmak da varmış bana biçilen ömürün içinde" dedim. Dünya meğer milyarlık aptalların, sessizlerin, körlerin, işine gelenlerin, çıkarcıların, ruh hastası insanların yeriymiş....çok üzgünüm.
Dünya, neredeyse 1940 lı yıllardan beri kurgulanmış bir senaryoyu İzliyor.
Bir baktık müthiş bir ihtişam ile, İsrail'in Knesset kürsüsünde alkışlar arasında sahneye çıkan Donald Trump, kendine dünyaya barışı getiren SEZAR, Netanyahu’yu da “barışın mimarı” payesi verirken, bizler, tüm dünya ekran başında şu ifadeyi duyduk: “His courage and patriotism made this day possible.”, Türkçesi, "Onun cesareti ve vatanseverliği, bugünün gerçekleşmesini mümkün kıldı.” oluyor.
Bu sahne, bir dönüm noktası değil; iyi yazılmış bir film prodüksiyonuydu.Çünkü burada oynanan şey barış değil, “dünyayı aptal olarak görmenin ve aptallar için bir sunumun sergilenmesindeki estetiği”ydi. Diplomasinin yerini dramatik sahne geçişleri almış, savaşın asıl sonuçlartının yerini medya anlatısı doldurmuştu. Knesset’te bir senaryo okunuyordu: ”Ancak perdede alkışlanan şey, gerçeğin bitişi değil, gerçeğin asıl şimdi kurgulanışıydı"
Savaşın bedeli – kısa bilanço kimsenin umuru olmadığı gibi, açlıktan, her gün ölmekten, hastalıktan bıkmış bir halk "barışa" değil "bombasız" bir gün için kutlama yapıyordu; bu kutladıkları 2023 Ekim → 2025 Ekim arasındaki bilanço ise aşağı yukarı şöyle:
Can kayıpları (toplam)
Filistin tarafı (Gazze): ≈ 67–68 bin ölü, ≈ 169–170 bin yaralı. Bu sayılar Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine dayanıyor; BM OCHA ve bağımsız araştırmalar bu aralığı aktarıyor. Ölenlerin yaklaşık üçte biri 18 yaş altı. unocha.org
İsrail tarafı (İsrail ve çatışma): ≈ 1,9–2,0 bin ölü (7 Ekim 2023 saldırılarında öldürülen siviller + sonraki askeri kayıplar dâhil). Financial Times
Batı Şeria (ayrı hat): ≈ 1.000 Filistinli ölü, ≈ 10.000 yaralı (07.10.2023–06/10.2025). unocha.org
Bunlardan kaçı Çocuk / kadın / yaşlı?
Kaydedilen ölümlerin büyük kısmı sivil; farklı analizler Filistinli ölülerin %70’inin kadın ve çocuk olduğunu gösteren örneklem çalışmalarına atıf yapıyor. Çocuk ölümleri en az 20 bin olarak telaffuz ediliyor; Reuters “ölülerin yaklaşık üçte biri 18 yaş altı” diyor.
Yerinden edilenler; evsiz barksız mülksüz kalanlar: (displacement)
Gazze: Nüfusun %90–95’i (≈ 1,9–2,0 milyon kişi) en az bir kez yerinden edildi; pek çoğu defalarca. unocha.org
Batı Şeria: 2025 boyunca süren operasyonlar on binlerce kişinin yerinden olmasına yol açtı (örn. sadece Kuzey Batı Şeria’da 40 binden fazla Filistinli yerinden edildi). ochaopt.org
İsrail içinde: 2024 ortasında ≈90 bin kişi kuzey/güney cephelerinden iç göçmen konumundaydı (Hezbollah/Hamas roket tehdidi nedeniyle). UN Watch
Açlık – kıtlık / yıkımın insani boyutu bu yüzyıl için facia sayılır ve karanlık döneme dönüş:
Kıtlık verileri, 22 Ağustos 2025’te IPC analizine göre Gazze Valiliği’nde “kıtlık (IPC Faz 5)” durumunu resmen doğruladı; kısa sürede Deir el-Balah ve Han Yunus’a yayılacağı ifade edildi. En az ~641 bin kişi “katastrofik açlık”ile soykırıma tabi oldu (IPC 5). Dünya Sağlık Örgütü ve dünya izledi. Tüm dünya liderleri bir soytarının (TRUMP) peşinden gitti ve kıyısında köşesinde görüne bilmek, meşruiyet alabilmek için yarışırken, en ahlaklı en insancıl toplum İspanyollar olarak sahne aldı.
Çocuk beslenmesi: UNRWA/Lancet çalışmasına göre ~55.000 6 yaş altı çocuğun akut yetersiz beslenme yaşadığı hesaplandı. Guardian
WFP güncellemesine göre: Ateşkesle birlikte yardım ölçekleme çalışması yapılıyor; ama akut açlık sürüyor. wfp.org ve sonuçları çok ağır olacak.
Altyapı ve yıkım
Konut stokunun %92’si hasarlı/yıkık, enkaz halinde. (Shelter Cluster/UNRWA). unrwa.org
Hastanelerin durumuna gelince, 2025 ortasında 36 hastanenin yalnızca 14ünün kısmen işler durumda olduğu ifade edilirken, ameliyat ve tedavinin en ilkel şartlarda yapıldığı ifade ediliyor; Dünya Sağlık Örgütü
YIKIMIN SADECE SAYISAL VERİLERİ BUNLAR
BİZ NEYLE SINANDIK ? Sinematografik Bir Manipülasyonla
Artık, dünyada trend topic haline gelen " TRUMP vari diplomasi", tiyatrodan çok sinemaya benziyor. Eskiden tiyatroydu, şimdi ise tam bir MEGA BÜTÇELİ SİNEMA filmi. Biz çaresizler için dekor inşa ediliyor, oyuncular hazırlanıyor, yönetmen koltuğuna jeopolitik çıkar oturuyor. Barış kavramı, bir kez daha kurgusal bir anlatı olarak servis ediliyor:
Rehineler özgürlüğe kavuşuyor, "Hulağğğhu" yani tecümesi "yaşasın padişahlar"
Filistinli tutuklular salınıyor, "Hülağğhuuu" yani tercümesi "en büyük başkan bizim başkan"
Trump sahnede gözyaşlarını tutamıyor, bu görsel neye dayanıyor: " yalancı bile söylediği yalana inanırmış"
Netanyahu kameraya bakarak “tarihi bir gün” diyor. Ama ne tarih: tüm dünyanın ahlaksızlığının tescillendiği tarihin.
Nedense, kamera dönüp de arka planı göstermiyor: Gazze’de hâlâ elektrik yok, hastaneler kapalı, binlerce çocuk isimsiz mezarlarda yatıyor. Binlerce çocuk kayıp, annesiz, babasız, ailesiz. Bu yüzden bu sahne, bir anlaşma değil; iyi pazarlanmış bir illüzyon. Sihirbazları alkışlıyoruz...
Gerçek barış, ışığın açısına göre değişmiyor. Ama burada barış, kameranın kadrajına göre biçimleniyor. Kimin görünür, kimin görünmez olacağı; kimin “kahraman”, kimin “terörist” ilan edileceği, senaryonun yazarlarının elinde. Tıpkı bizdeki terörist Abdullah Öcalandan bir "kurucu lider" yaratılmaya çalışılması gibi. Artık DEM Partisi ve tüm partiler CHP hariç Büyük Türkiye'nin bir karması, yeni hain ve terörist ise Türkiye Cumhuriyetinin kurucu partisi CHP ve CHPli olan herkes.
Bu gün yaşananları uluslararası medya, sinematografik bir dil kullanarak “dramatik” başlıklar atıyor, "son dakika" görüntüleri verilirken “kadrajlanmış”sesler “düzenlenmiş” spot müzikler giriliyor. Kitleler, olan biteni değil, bir senaryonun nasıl anlatıldığını görüyor.
Ve bu gösteride herkesin bir rolü var:
ABD “yapımcı”
İsrail “başrol” ve "yönetmen"
Avrupa “yardımcı oyuncu”
Arap ülkeleri ve Müslüman liderler “sessiz figüranlar”
Dünya kamuoyu ise seyirci.
Bu yüzden sessizlik artık tarafsızlık değil, bir vahşete, vicdansızlığa, ahlaksızlığa, kötülüğe katılım biçimi. İzlemek, onaylamak demek. İzleyemedim, evet daha fazla izleyemedim, kalbim dayanmadı, utandım varlığımdan, başkalarının kendilerinden utanmamalarına da utandım... Barış performansına seyirci olmak savaşı meşrulaştırmak olduğu için utandım.
Rakamların Gölgesindeki İnsanlık Dramı
Evet, Hamas 20 yaşayan rehineyi serbest bıraktı. Evet, İsrail hapishanelerinde 1.966 Filistinli mahkûmun tahliyesi başladı. Ama bu rakamlar, bir insanlık bilançosunu değil, bir sahne yönetimini temsil ediyor.
Serbest bırakılan her mahkûm, propaganda için bir “görüntü objesi”. Her rehine, diplomatik kapitalin yeni biçimi. Her kamera açısı, bir algı operasyonu.
Dünyanın izlediği şey, insani çözüm değil; insani duygunun pazarlanması; vicdanların rahatlatılması!. Barış, acının estetikle paketlenmiş hâline dönüşürken, dünyaya bir hediye sunuluyor gibi yapılıyor, tıpkı karısını aldatan zengin bir adamın karısına aldığı son model araba gibi...
İzleyici Olmak, Küresel Sessizliğin Anatomisini Biçimlendiriyor
Bugün artık savaş, yalnızca tanklarla değil, kameralarla yürütülüyor. Küresel kamuoyu ise bu savaşta silahsız ama katılımcı.
Avrupa başkentlerinde insanlar “hope for peace” yazılı pankartlar taşıdı, binler, milyonlar sokaklara döküldü, ancak aynı anda "Gazze’nin yeniden inşası!" için bir uluslararası mekanizma kurulduğu gibi, küresel paylaşımın hesapları yapıldı.
Gerçek Barışın Yerine Geçen Performans
Trump ve Netanyahu sahnedeyken, dünya bu anı tarih olarak kaydetti. Ama tarih, gösteriyle değil, gerçek dönüşümle yazılır. Bugün alkışlanan şey “yeni Ortadoğu barışı” değil,yeni bir dünya düzeninin başarılı prodüksiyonu.
Bu anlaşma, uluslararası toplumun vicdanını rahatlatmak için yazılmış bir senaryo. Barışın içi boşaltılmış, estetikle doldurulmuş.Bir PR ateşkesi, bir ahlaki mola, bir politik montaj.
Ve şimdi herkesin dilinde aynı replik:“It’s a historic day for peace.” "barış için tarihi bir gün"...
Ama tarihin asıl tanıkları, bu filmi izlemiyor; çünkü çoğu enkaz altında ya da ruhları enkazlı.
Son Sahne: And the Oscar Goes To... veee OSkar Ödülü kime gidiyor?
Zarf açılıyor, kamera zoom yapıyor, salon sessiz. Ve “Oscar” gidiyor... Illusion’a, "İLİZYON USTALARINA"
Barış değil, sahne ışığı kazandı.
Gerçek değil, kurgu ödül aldı.
Dünya yine aynı filmi izliyor — sadece başlık değişti.
Ama unutmamak gerek: Her film bir gün biter. Ve ışıklar söndüğünde,dekorun altından gerçeğin sızmasını hiçbir kurgu engelleyemez.












Yorumlar