top of page

Gazze’den Akdeniz’e: GREAT Trust, Alternatif Planlar ve Ortadoğu’nun Yeni Jeopolitiği

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 29 Eyl
  • 10 dakikada okunur

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Trump–Erdoğan görüşmesi'nin tartışmalarının etkileri tüm fırtınalarıyla devam ederken, gerek Hakan Fidan'ın Kaan Uçağı ile ilgili açıklamaları gerek çeşitli toplantı sonrası yaşananlar, Erdoğan Trump görüşmesinde asıl ele alaınmayan konuları gölgeledi. Bu görüşme sadece diplomatik iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek amaçlı değil daha çok Trump'ın da işaret ettiği gibi Erdoğan sonrası için dizayn edilen Türkiye'ye "meşruiyet" verilip verilmeyeceğini de içeriyordu. Aslında, Trump yeni dünya düzeninin "Yeni Türkiyesi" için biçtiği kategori bir ORTADOĞU ülkesiydi, dolayısıyla Ortadoğu’nun geleceğine dair çok katmanlı mesajlar verildi. Görüşmenin ardından Türkiye’deki medya ikiye bölündü: iktidar yanlıları bunu “diplomatik zafer” olarak sunarken, muhalefet çevreleri ise görüşmenin aslında bir “meşruiyet fotoğrafı” üretmekten öteye gitmediğini vurguladı.


Oysa tartışmanın ötesinde, masada olması gereken ama yer bulamayan çok daha kritik bir başlık vardı: Gazze’nin geleceği. Kimbilir belki de ele alındı ama nasıl?

İsrail’in askeri hedefleri, ABD’nin stratejik planları ve bölgesel dengeler, Gazze’nin yeniden inşasını sadece bir insani mesele olmaktan çıkarıp jeopolitik bir yatırım projesi hâline getiriyor. Peki, Türkiye bunun neresinde? Bu soruya cevap aramalıyız ve cevaplarımızın aslında coğrafyamızı da şekillendireceğinden uyanık oolmalıyız.


Bu nedenle hazırladığım “Gazze’den Akdeniz’e: GREAT Trust, Alternatif Planlar ve Ortadoğu’nun Yeni Jeopolitiği” başlıklı analiz, yalnızca bir rapor okuması değil; aynı zamanda Trump–Erdoğan görüşmesinden sonra şekillenen büyük stratejilerin arka planını irdeleyen kapsamlı bir değerlendirmedir.


Bu yazıda;

  • Gazze için önerilen GREAT Trust projesini,

  • Suriye’de denenmiş fon ve yeniden yapılanma modellerini,

  • Türkiye’nin sahadaki katkı ve rolünü,

  • Doğu Akdeniz enerji hattının kritik önemini

birlikte ele alarak, Ortadoğu’nun yeni jeopolitik haritasına ışık tutmaya çalışacağım.


NEDİR BU GREAT TRUST PROJESİ?


2025 itibarıyla Gazze, yalnızca bölgesel bir çatışma sahası değil, küresel ölçekte stratejik hesapların düğüm noktası hâline gelmiştir. Bu hesapların tarihsel argümanları ise uzun yıllar öncesine dayanmakta. Yeni bir coğrafya, yeni küresel yapılanmalarla geliyor. Gazze sadece İsrail için değil, bu yeni küresel güçlerin bir laboratuvarı. Kentin altyapısı, sosyal dokusu ve ekonomik üretim kapasitesi yıkılmış olsa da, bu yıkımın yarattığı boşluk aynı zamanda yeni projeler ve fon mekanizmaları için bir “yıkıcı kapitalizmin” bundan sonra her ülkede nasıl inşa edileceği göstermektedir.


Bu bağlamda gündeme gelen GREAT Trust, yalnızca Gazze’nin yeniden imarı değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz enerji-jeopolitik denkleminin yeniden yazılmasıdır. Ancak Gazze’ye dair tasarlanan bu vizyonu değerlendirmek için, daha önce Suriye’de uygulanmış fon ve yeniden yapılanma modellerine ve Türkiye’nin sahadaki rolüne bakmak gerekir.


GREAT Trust “Gaza Reconstitution, Economic Acceleration and Transformation Trust” ın kısaltılmış, Gazze için planlanan 10 yıllık kalkınma, yeniden inşa ve dönüşüm projesinin adıdır.


Ne Zaman, Kimler Tarafından Hazırlandı?

  • GREAT Trust belgesi sızdırılmış bir 38 sayfalık metin olarak ABD medyasında Ağustos 2025’te yayıldı. Reuters , Arab Center Washington DC , The Washington Post

  • Plan, Trump yönetiminin özel bir birimi tarafından üretildiğinden tartışma konusu oldu; muhtemelen TRUMP'ı iktidar yapan yöneticileri, Trump kampanyası danışmanları, bazı İsrailli iş insanları ve özel danışmanlar tarafından şekillendirildi. Haaretz, The Washington Post, Arab Center Washington DC

  • Boston Consulting Group (BCG), bu planın finansal modellemesini üstlenen firmalardan biriydi ve bazı kaynaklar, BCG’nin “Project Aurora” adı altında modelleme yaptığı iddiasını öne çıkarıyor. Boston Consulting Group'un dünyanın her yerinde özellikle nadir elementler ve inşaat konusunda yerel ortaklıkları var. Bence Türkiyedekiler de dikkatle irdelenmeli. Haaretz, Vikipedi, Arab Center Washington DC

  • Tony Blair’in düşünce kuruluşundan (TBI) bazı çalışanların planla görüşmelere katıldığı ve belge paylaşımında yer aldığı iddiaları da mevcut. Bu hafta Tony Blair'in tüm dünya basınında bu kadar gündem olması bu nedenledir. The Guardian, Arab Center Washington DC

  • GHF (Gaza Humanitarian Foundation) ile bağlantılı aktörler de belgede hem insani yardım hem lojistik ayağında yer alıyor. Vikipedi, Arab Center Washington DC, The Washington Post


Okuduğum 38 sayfalık sızmış metinde;

  • Plan, “yerinden edilmeyi gönüllü gösterme” amacı içeriyor.Yaşanılan nüfus hareketlerini normalize etmeyi hedeflediğinden, zorla yer değiştirme (ethnic cleansing), hatta etnik temizliği amaçlıyor.

  • Mülkiyet hakları ve halkın karar alma sürecine katılım eksikliği yönünden “yeni sömürü / mülksüzleştirme” yeni dünya düzeninin en belirgin, somut uygulamalarıdır. Tıpkı bizde, zeytinliklerin, tarım arazilerinin, orman alanlarının halkın elinden alınması gibi.

  • Planın “devlet fonu harcaması yapmadan” özel yatırımlarla çalışacağı iddiası ise bir sermaye aktarımın kılıfı.

  • Arap devletlerinden resmi destek almamış olması, planın bölgesel meşruiyetini tartışmalı kılıyor gibi görünse de, kapalı kapılar ardında bu plana destek verecek ülkeler belli.


GREAT Trust’ın Çerçevesi

GREAT Trust’ın projesi çok katmanlıdır:

  • Ekonomik Boyut: İlk on yılda 133 milyar dolarlık yatırım, uzun vadede 324 milyar dolarlık varlık değeri.

  • Sosyal Boyut: 1 milyon iş, 380 bin aile için kalıcı konut, 13 bin hastane yatağı.

  • Mega Projeler: Elektrikli araç üretim merkezleri, veri merkezleri, turizm adaları ve akıllı şehir projeleri.

  • Güvenlik: Başlangıçta özel güvenlik şirketleri ve uluslararası aktörler; ardından yerel güçlere devredilecek.

  • ABD’nin Stratejik Kazançları: IMEC koridoru, Doğu Akdeniz enerji/lojistik kontrolü, Körfez’de nadir toprak elementlerine erişim.

    IMEC Koridoru Nedir?

    IMEC = India – Middle East – Europe Economic Corridor(Hindistan – Orta Doğu – Avrupa Ekonomik Koridoru). 2023’te G20 zirvesinde duyurulan, Hindistan’dan başlayıp Orta Doğu üzerinden Avrupa’ya uzanan büyük ölçekli ticaret ve ulaştırma hattının hedefi; Asya ile Avrupa arasındaki ticaret yollarını hızlandırmak, Çin’in Kuşak-Yol (BRI) projesine alternatif bir güzergâh oluşturmaktır. Hindistan’dan deniz yoluyla BAE / Suudi Arabistan’a,Oradan kara yoluyla Ürdün – İsrail üzerinden Akdeniz limanlarına,Akdeniz’den deniz yoluyla Yunanistan ve Avrupa pazarlarına ulaşım sağlanacaktır.


    • Stratejik Önemi:

      • Çin’in BRI projesine karşı Batı destekli bir alternatif olacak. Körfez ve Doğu Akdeniz’in lojistik merkez olarak önemini arttıracak ve Gazze ve çevresindeki projelerin (örn. GREAT Trust) IMEC ile uyumlu tasarlanması sayesinde ABD’nin bölge stratejisinde kritik rolü güçlendirilecek.

        ree

Bu ölçek, Gazze’yi bir bölgesel kalkınma laboratuvarına dönüştürme iddiasını barındırıyor. Ancak burada kritik soru şudur: Böylesi bir dev fon, sahada nasıl uygulanabilir? İşte bu noktada Suriye deneyimi devreye giriyor.


Alternatif Perspektifler: Uluslararası Raporlar

GREAT Trust, kapsamı ve ölçeğiyle dikkat çekse de, Gazze’nin geleceğine dair hazırlanmış tek seçenek değildir. Uluslararası düşünce kuruluşları ve araştırma merkezleri farklı yol haritaları ortaya koymaktadır:

  • RAND Corporation (ABD, 2025) – From Camps to Communities Raporu: Bu rapor, Gazze’de uzun vadeli çözümün geçici mülteci kamplarında değil, kalıcı ve topluluk temelli konut projelerinde olduğunu savunur. Halkın yeniden inşa sürecine katılımı ve yerleşimlerin sürdürülebilir şekilde tasarlanması gerektiğini vurguluyor.

  • Wilson Center (ABD, 2024) – Plan for Postwar Gaza Raporu: Wilson Center’ın çalışması, geçiş dönemi yönetimine odaklanmakta. Arap devletlerinin sürece dâhil edilmesinin, güvenlik ve siyasi istikrar açısından kritik olduğunu belirtir. Aynı zamanda güvenlik koordinasyonunun uluslararası düzeyde sağlanması gerektiğini öne çıkarıyor.

  • INSS (İsrail, 2025) – Strategic Alternatives for the Gaza Strip Raporu: İsrail merkezli bu rapor, Hamas sonrası Gazze’nin güvenlik düzenlemelerini farklı senaryolarla ele almakta. İsrail’in güvenlik çıkarlarını merkeze alarak, sınır kontrolü, militan ağların dağıtılması ve bölgedeki güvenlik işbirliklerini tartışıyor, gelecek için projeksiyon sunuyor.

  • Carnegie Endowment (ABD/Uluslararası, 2025) – Disaster Capitalism Raporu: Carnegie’nin raporu, yeniden inşa projelerinin çoğu zaman halkın iradesini bypass ederek, ekonomik ve siyasi çıkar gruplarının kontrolüne geçtiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle “felaket kapitalizmi” riskine dikkat çeker ve meşruiyetin önemi üzerinde durur. ( Şimdi, Trump'ın Sayın Erdoğan'a "Meşruiyet verme" ifadesi çok daha karmaşık ve Türkiye açısından bir çok tehlikeyi barındırmakta olduğunu da anlamak mümkün)

Tüm bu Çalışmaların Karşılaştırmalı Analizinin yaparsak:

  • GREAT Trust: Mega fonlar, küresel yatırımcılar ve büyük projeler üzerinden Gazze’yi yeni dünya ekonomisine yıkıcı kapitalizmin çıkarına entegre etmeyi hedefler.

  • RAND & Wilson Center'ın hazırladığı rapor : Daha çok yerel uyum ve yönetişim odaklı; halkın katılımı, topluluk temelli çözümler ve geçiş yönetimi önceliklidir, daha çok istihbarat analistlerinin risk kontrolünü dikkate alarak hazırladığı bir rapor olarak görüyorum.

  • INSS'in raporu: İsrail'in güvenliği eksenli yaklaşımı öne çıkıyor; askeri ve stratejik istikrarı en kritik unsur olarak gören ve bu doğrultuda planlama yapan bir rapor.

  • Carnegie'nin raporu: "Meşruiyet", adalet ve halkın iradesinin korunması gerektiğini vurgular; aksi hâlde yeniden inşanın sömürüye dönüşeceğini söyleyen ilginç bir rapor olmuş, (açıkçası hiç beklemezdim).

Tüm bu verilerden sonra SURİYE'NİN nasıl bir laboratuvar olarak izlendiğini açıklamamız doğru olur:


Suriye için “GREAT Trust” benzeri çalışmalardan bir kaçı:

  • SRTF (Syria Recovery Trust Fund – Suriye İyileştirme Fonu): 2013–2025 arasında €374 milyon bütçeyle erken toparlanma, tarım, su, enerji ve barınma projelerine odaklandı.

  • UN OCHA ERL (United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs – Early Recovery and Livelihoods / Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi – Erken Toparlanma ve Geçim Programı): 2025’te elektrik erişimi, geçim kaynakları, küçük işletme destekleri ve kritik onarım projelerine ağırlık verdi.

  • World Bank RDNA (Rapid Damage and Needs Assessment – Dünya Bankası Hızlı Hasar ve İhtiyaç Analizi): 2023–2025 döneminde, özellikle depremler sonrası toplam $5,2 milyar hasar ve ihtiyaç tespitinde bulundu.

  • AB (Avrupa Birliği) yaklaşımı: 2025’e kadar “siyasi geçiş olmadan fon yok” ilkesini benimsedi, sonrasında kısmi esnemeler tartışmaya açıldı.

  • ICRC (International Committee of the Red Cross – Uluslararası Kızılhaç Komitesi) / SARC (Syrian Arab Red Crescent – Suriye Arap Kızılayı): 2025 itibarıyla sağlık, su, mayın/EOD temizliği ve teknik altyapı onarımlarında tarafsız aktör olarak sahada kritik rol üstlendi.

Suriye’de, Türkiye başta olmak üzere bazı aktörler fiili yatırım ve proje rolü üstlenmiş durumda. Türk firmaları altyapı, enerji ve inşaatta aktif şekilde sahaya çıkmaya hazırlanıyor, ancak Türkiye'nin işlem hacmine mi yoksa özel şirketlerin işlem hacmine mi yarar sağlayan çalışmalar bilemedim.... Türkiye Suriye’ye doğal gaz sağlama taahhüdünde bulundu. DP World ile Tartus limanı projeleri sözleşmeye bağlandı. Ayrıca, Suriye 14 milyar dolarlık altyapı ve şehir projeleri için uluslararası kontratlar imzaladı. Bu tür katılımlar, Gazze’de benzer modelin uygulanabilirliği açısından doğrudan referans teşkil ettiği kesin.

Ders: Gazze için önce RDNA (Rapid Damage and Needs Assessment(Hızlı Hasar ve İhtiyaç Analizi) gerekmektedir. Dünya Bankası ve ortak kurumlar (ör. AB, BM) tarafından, büyük bir savaş, afet veya kriz sonrası altyapı hasarı, ekonomik kayıplar ve yeniden inşa ihtiyaçlarını hızlıca ölçmek için kullanılan bu metodolojinin Suriye'de yeterince amaca yönelik kullanılıp kullanılmadığı belirsiz. Suriye'de ciddi yolsuzluk ve karmaşa mevcut.


Suriye’de Esad sonrası geçiş yönetimi (El Şara hükümeti) ile :

  • Anayasa ve parlamento hazırlığına başlandı dense de çok bir ilerleme yok; ülkesine geri dönen Suriyelilerin, UNHCR kayıtlarına göre sadece. 1 milyonu geri dönüş yapmış olarak görünüyor.


Suriye'deki geçiş süreci Gazze için Ne Anlama Geliyor?

Gazze’nin yeniden inşası için ortaya konan devasa fon ve projeler, ancak siyasal ve güvenlik koşulları uygun olduğunda hayata geçirilebilir olduğunu Suriye örneğinden görmekteyiz. Mega projeler, güvenlik garantileri ve siyasi mutabakat olmadan sahada gerçekleşemez.

Son olarak, tüm bu süreçte şeffaflık ve meşruiyet olmazsa, yeniden inşa projeleri kolaylıkla bir proje “iktidar mühendisliği” aracına dönüşebilir. Bu da Gazze halkının umudu yerine yeni bir öfke ve çatışma kaynağı yaratma riskini taşır.


TAŞERONLAŞTIRILAN BİR TÜRKİYE BU PROJELERİN NERESİNDE


Türkiye’nin Suriye’deki proje katkılarını kısaca şu şekilde özetleyebilirz:

  • İnşaat / Havalimanı: Türk firmaları (Kalyon, Cengiz, TAV) Şam Havalimanı’nın yeniden yapımında.

  • Enerji: Doğal gaz boru hattı, elektrik desteği.

  • Konut: İdlib’te 240.000 konut planı.

  • Sanayi Bölgeleri: Sınır ticaretini canlandırmak için üretim merkezleri.

  • Savunma: Kuzey Suriye’de askeri üsler ve lojistik destek( henüz tam anlamıyla üsler konusunda başarı yok)

Rol: Türkiye genellikle yüklenici/taşeron; finansman ve stratejiyi belirlemiyor, ancak uygulamada şimdilik coğrafi olarak kritik bir aktör.


Konuyu daha iyi anlatabilmek için Karşılaştırmalı Matris: Gazze – Suriye – Türkiye

Boyut

GREAT Trust

Suriye Çerçeveleri

Türkiye’nin Katkıları

Gazze için çıkarım

Finansman

$133B mega fon

€374m SRTF, $5.2B WB RDNA

14B$ ortak taahhüt, 4B$ havalimanı

Gazze’de mega + kademeli fon kombinasyonu

Sektör

Mega projeler, altyapı

Su, enerji, tarım, geçim

Konut, enerji, inşaat, savunma

Önce erken toparlanma, sonra mega projeler

Yönetişim

Vesayet + öz-yönetim

Çok-donörlü, BM tabanlı

Taşeron yüklenici

Bağımsız fon + tarafsız uygulayıcı şart

Güvenlik

Hibrit model

DDR/SSR + ICRC tarafsızlığı

Askeri üs, savunma lojistiği

Kademeli devredilen yerel güvenlik

Risk

Felaket kapitalizmi

yeniden inşanın bir silah olarak kullanılması-kabile inşaları

Rejim bağımlılığı, meşruiyet sorunu yani pazarlık sorunu

Şeffaflık, katılımcı yönetişim

Yani, yeniden inşa projeleri halkın desteği olmadan yürütülürse, sonuçta ortaya çıkan yapı istikrarlı değil, kırılgan olur. Sürekli bir kaos ve çatışma ortamı hazırlanır.


  • GREAT Trust büyük vizyon gibi pazarlanan ve mega fonlar sunan projelerdendir; ama uygulanabilirliği bölgesel güvenlik ve uluslararası siyasal koşullara bağlıdır.

  • Suriye fonları (SRTF, UN, WB) daha küçük, kademeli ve ölçülebilir olduğundan; Gazze için “erken toparlanma fazı” olarak çok değerli bir ders içermektedir.

  • Türkiye’nin katkıları daha çok “yüklenici/taşeron” modelinde: inşaat, enerji, savunma, sanayi bölgeleri oluşturma gibi... Bu, Gazze’de de Türkiye’nin ne tür rol üstlenebileceğini gösteriyor.


Tüm bu Projelerin Başarılı Olup Olamayacağı, Devam Eden Bölgesel Savaşlar ve Çatışmaların Ne Yöne Evrileceği İle Doğrudan Bağlantılıdır.


GREAT Trust’ın uygulanabilirliği, yalnızca mali kapasiteye değil, Ortadoğu’daki çatışma dinamiklerine de bağlıdır.

  • İsrail’in hedefleri: İran, Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Ürdün’de Hamas ağları, İsrail güvenlik doktrininde “kritik tehditler” olarak tanımlanmıştır. Gazze’nin yeniden inşası, bu güvenlik ajandasının gölgesinde ilerleyecektir.

  • Suriye (2025): Geçici yönetim, El Şara önderliğinde anayasa takvimi, DDR/SSR süreçleri ve sınır güvenliği üzerine çalışmalar henüz istenilen çapta gelecek istikrarı oluşturmamaktadır. Bu yeni siyasi ortam, bölgesel fonların hızlanmasını sağlamış ancak aynı zamanda “geçiş başarısız olursa tekrar kaos” riskini barındırmaktadır.

  • Irak–Ürdün hattı: Kara koridorları ve enerji güzergâhları açısından Gazze’nin kaderiyle doğrudan bağlantılıdır.

Gazze İçin Çıkarılacak Ders : Bölgesel çatışmalar çözülmeden hiçbir fon modeli sürdürülebilir olmayacaktır. “Erken toparlanma” projeleri güven yaratır, ancak uzun vadeli mega yatırımlar için güvenlik garantisi gerekir. ABD'nin bu MEGA Projesi için bölgenin kimlerle nasıl bölüşüleceği tam bir muamma...


İsrail'in Akdeniz–Kıbrıs Hattı ve Enerji Jeopolitiği

Doğu Akdeniz’de enerji ve güvenlik ekseninde yeni bir cephe şekillenmektedir:

Bu şekillenmeye başlayan yeni cephenin;

  • Enerji ekseni: İsrail–Mısır–Kıbrıs üçgeni gaz projelerinde ilerlerken, Türkiye ve Avrupa için Gazze, doğrudan IMEC ve EastMed hatlarının düğüm noktasında bulunmakta.

  • Üsleri ve savunma merkezleri: İngiltere’nin Güney Kıbrıs’taki üsleri, İsrail’le koordinasyon içindedir. Bu askeri yapılanma, Gazze’nin ileride yeniden inşasında “güvenlik şemsiyesi”oluşturacak.

  • Kuzey Kıbrıs boyutu: 2000’lerden itibaren İsrailli aktörlerin toprak alımları, demografik ve ekonomik kırılganlık yaratmıştır. Türkiye’nin dış politikada Kıbrısta artan çeşitli sorunlara göz yummar gibi bir izlenim vermesi, bu hattı daha tartışmalı hâle getirmiş ve milli menfaatlerimiz açısından yeni riskler oluşturmuştur.

Gazze İçin Çıkarılacak Ders : Gazze’nin yeniden inşası, yalnızca yerel ve bölgesel bir mesele değildir; Doğu Akdeniz enerji mimarisinin parçasıdır. Suriye’de boru hattı ve enerji projelerine katılan Türkiye’nin rolünü belirleyecek olan Doğu Akdeniz Enerji Hattı olacaktır.


Genel Değerlendirme


GREAT Trust, devasa fonları ve küresel yeni dünya sermayesi entegrasyonu hedefleyen, esasen ABD’nin stratejik çıkarlarıyla, İsrail'in ise güvenlik sınırları ile örtüşen bir projedir.


Buna karşılık, Suriye’deki yeniden yapılanma ve yeni bir ülke yaratımı daha kademeli, ölçülebilir ve çok-donörlü fonlara dayanmaktadır. Bu yaklaşım daha sınırlı görünse de, toplumsal uyum ve sürdürülebilirlik açısından daha sağlam bir zemin sunmaktadır. Suriye'de belirleci olacak olan unsur ilginç gibi gelse de bana göre Azerbaycan olacaktır. Türkiye ise yeni bir anayasa ve Türkiye yaratımında TEK ADAM SİSTEMİYLE sadece taşeron olacaktır ve bölgesel her çatışma risk üretecektir.


Türkiye’nin rolü çoğunlukla taşeron-yüklenici niteliğinde şekillendi diye yorum yaparken: inşaat, enerji ve savunma eksenli projelerde yer aldığını elbette göz ardı etmiyoruz. Bu da Gazze için Türkiye’nin üstlenebileceği rolü ve milli çıkarlarımıza hizmet eden bir süreci değerlendirirken unutmamız gerekenler aşağıdaki gibi ciddi RİSKLER bulunmaktadır.


  • Felaket kapitalizmi : yeniden inşanın halkın değil sermaye güçlerinin çıkarına hizmet etmesi, (bizdeki ekonomik gelişmeler de bu yönde)

  • Siyasal koşulluluk : fonların rejim pazarlığına bağlanması,

  • Güvenlik açığı: projelerin sahada uygulanabilirliğinin tehlikeye girmesi,

  • Mülkiyet ve şeffaflık sorunları : halkın iradesinin bypass edilmesi.

Sonuçta temel soru şudur: Gazze neyin ve kimleri köprüsü olacak?

  • Eğer yalnızca mega projelere odaklanılırsa, Gazze küresel sermaye çıkarlarına hizmet eden bir yeni dünya şehiri hâline gelebilir.

  • Suriye'deki yeni dünya projesinin başarısı ise bu bölgenin küçük küçük mitoslara bölünmesi ile mümkündür. Buradan milli ve bağımsız bir Suriye çıkmaz.


Gelecek hiç parlak değil!


Tüm bu şekillenmeler insanlık dışı, ahlaksız bir bölünmeye mi hizmet edecek; yoksa insanlık gerekli dersleri çıkarıp daha aydınlık bir yarın mı inşa edecek? Köller ve Sahipler dünyasının inşasında Türkiye'nin tek bir çıkar yolu var: Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği doğrultuda tam bağımsız bir Türkiye için karanlık bir dönemin son bulması şart. Bu karanlığa neden olan tüm siyasi yapıların ve kurumların temizlenmesi gerekmektedir.


 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page