KAMUOYUNA ve SAYIN ÖZGÜR ÖZEL'E AÇIK MEKTUP
- Didem Öneş
- 2 Ağu
- 5 dakikada okunur
Değerli okurlarım,
Sayın Özgür Özel ve CHP Yöneticileri,
Uzun zamandır yazılarımda, sorumlu bir vatan sever olarak, aklıselimi ve vicdanı önceleyerek, bilimsel literatür ve veriye dayalı analizlerimle Anayasamızın da emrettiği şekilde ülkemle, gelişmelerle ilgili düşüncelerimi dile getirmekteyim. Ben de isterdim yatlarda, malikanelerde, Bodrumda yelkenlilerde keyfimle tatil yapıp, can sıkıcı gündemle ilgilenmeyip, huzur içinde olmak...ama değilim! Hayatımın en güzel yıllarını Türkiye siyaseti, iktidarları, siyasi partileri ve siyasetçilerinin yaratmış olduğu sorunlara endişelenmekle, ülkemin geleceği için kaygılanmakla geçti. Öyleki, sağlığımı, ruhumu, keyfimi, huzurumu, mutluluğumu kaybettim. Uzun yıllar düzelir belki diye umut ettim, hatta safça siyasetçilere güvendim, bekledim...Benim gibi milyonlar bir umut bekledi; herkesin aklını başına almasını bu millet bekledi. Ulusalcılardan, Ülkücülerden, dincilerden, Kemalistlerden, sağcılardan, sosyalistlerden, solculardan, Kürt siyasetçilerinden, Türk İslam sentezcilerinden, liberallerden, her kesimin aklını başına almasını bekledik. Bu gün geldiğimiz noktada, siyasetçiler ve onların bürokratları, askerler, emniyet güçleri, kurumlar, adalet sistemi hepsi, ülkeyi getirdikleri noktada vatandaş, millet hak etmediği şekilde yorgun ve hayal kırıklığı içinde. 22.yy girerken Türkiye'nin yüzü bu günkü yüz olmamalıydı. Ama oldu, şimdi söz söyleme zamanı MİLLETİNDİR...
SAYIN ÖZGÜR ÖZEL, bu günkü yaşananların ve ülkenin geldiği bu olumsuz noktada tüm partilerin sorumluluğu vardır. Ancak en fazla sorumluluk elbette AKP sonra MHP ve Cumhur İttifakındadır zira iktidarda olanlardır. Dolayısıyla o cenaha artık bu milletin kendini anlatması nafiledir, çünkü anlamamakta direnmekteler ve onlar için bekâ kendi iktidarlarının devamı meselesidir. Sayın Özer o yüzden bu mektubumu size direk yazacağım, eminim haberiniz dahi olmayacaktır, kim bilir belki umurunuz da! Lakin, 19 Mart 2025den itibaren gösterdiğiniz çabayı, emeği, dirayeti ve siyaset aklı ile insani yanınızı hayranlıkla ve takdirle izliyorum. Dolayısıyla sesimi duymama ihtimaline rağmen kamuoyuna açık mektubumla kendimi duyurmak istiyorum.
Sayın Özgür Özel,
Terör şeysi komisyona katılmanızı anlıyorum. Bu konuda blogumda bir çok yazı da yazdım. Anlamakla birlikte, komisyonu olumlu bulmasam da ( nedenlerini daha önce yazdım) o komisyonda olmanın öneminin de farkındayım. "Bize güvenin, CHP ye güvenin" diye seslendiniz; konu size güvenip güvenmemek meselesi değil, konu sisteme, siyasete, mevcut bürokrasiye ve coğrafyada gelişen jeopolitik kaos üretimine sebep olan şartlardır. Ama daha önemlisi, Türk siyasetinin ve siyasetçilerinin yapısal sorunlarıdır. Atatürkçü demokratlar ve ülkenin diğer demokratları, vicdanlıları bir dönem Kemalistlere, Ulusalcılara, Mütedeyyinlere, Ülkücülere güvendiler ve maalesef kandırıldılar. Sonra 2002 de bir de AKPyi deneyelim dediler ve hayatlarının hatasını yaptılar, pişmanlar. Yetmedi, gerek Baykal gerek Kılıçdaroğlu bozuk sistemin devamına siyaset ürettiler, millet için değil kendi siyasi kafalarına doğrularına göre muhalefet ettiler ve Türkiyeyi AKP ile MHP ye teslim ettiler. Baykal da Kılıçdaroğlu da ve o yönetimlerin altında CHP kadroları da Türk Milletinin umudunu yerlebir ettiler. Şükür ki bu iki anlayışın başarasız liderlikleri değişebildi. Peki lider değişimi yeterli mi? Biz Atatürk milliyetçileri, laik, demokratik, sosyal hukuk Türkiye Cumhuriyeti sevdalıları CHPnin liderliğinin değişmesini yeterli buluyor muyuz? Unutulmasınki CHP liderliğini değiştirebilen bir taban tek CHPde vardır. Elimizden gelse CHPde bir çok milletvekilini de değiştirirdik. Ancak siyasi parti kanunu henüz ona imkan vermiyor.
GELELİM BU GÜNE
Bu gün milletvekillerinin de çalışmalarından, emeklerinden memnunuz, 10- 15 vekil dışında tüm CHPli vekiller cidden çok çalışmakta. Ancak, çalışmak yetmiyor, yetmiyecek. Halkı, bizleri yanınıza alıp yürümek zorundasınız.
Sizden beklentilerimizi dile getirmeden önce, bu milletin özellikle de CHP’li seçmenlerde derin yaralar açmış olan Baykal dönemi ve Kılıçdaroğlu dönemi travmalarının bizlere kaybettirdiklerini hatırlatmak isterim. Biz güveni, umudu kaybettik onlar yüzünden.
İster “komplo teorisi” densin ister gerçek kabul edilsin, 2010’da Stratfor’un ABD’ye gönderdiği raporlarda CHP’nin dönüştürülmesi gerektiği açıkça yazılmıştı. O günden bugüne, Kılıçdaroğlu’nun aldığı her stratejik yanlış kararın, nasıl doğrudan AKP’nin işine yaradığını hep birlikte gördük. Bu tarihsel hafıza, yalnızca CHP’ye değil, aynı zamanda laik, demokratik, sosyal hukuk ve üniter Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı girişilmiş komploların halkın zihninde bıraktığı derin izleri taşımaktadır.
İşte bu nedenle, sizin bu komisyon masasında var olmanız, yalnızca teknik bir katılım değil; bu komploları tersine çevirebilmenin, CHP’nin kimliğini koruyarak güçlenmesinin bir fırsatı olmalıdır.
Sayın Özel, bu komisyon bir tuzak olmaktan çıkarılıp bir sıçrama tahtasına dönüştürülebilir. Bunun yolu ise açıktır:
CHP, masada oyun teorisini yeniden kuran aktör olmalıdır. Not alan değil, yön tayin eden olmalıdır.
CHP, iktidarın çizdiği sınırların içinde değil, milletin çizdiği ilkeler doğrultusunda konuşmalıdır. BAKIN MİLLETİN ÇİZDİĞİ İLKELER diyorum. Millet derken terör şeysi o komisyona verdiğiniz vekillerin kişisel fikirleriniveya kendi ideolojik yapılarının değil milletin beklentilerini dile getirmenizi istiyoruz. O masada Murat BAKAN'ın olması evet içimi rahatlatıyor ama unutmayalım ki, Kılıçdaroğluna çok yakın isimler de var...bir kez daha kurban edilmek istemiyoruz.
CHP, geçmişteki suskunluk ve edilgenlik mirasını taşımamalı; aksine, kimlik kazanma adına toplumsal muhalefeti büyütmelidir.
Komisyon, iktidarın değil, TÜRKİYE'NİN MASASI haline getirilmelidir.
Bu milletin sizden beklentisi nettir:
Laiklikten, demokrasiden, hukuk devletinden ve ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNDEN taviz ASLA VERİLMEMELİDİR. Evet bu komisyon bir Anayasa Komisyonu değildir, bu komisyon "dandik" bir komisyondur.
Unutulmamalıdır ki, Kemal Kılıçdaroğlu CHP’si: ABD raporlarında ifade edildiği üzere(Stratfor 2010) ve iktidarın yönlendirmesiyle “kimlik siyasetine açık, çok kültürcülüğü kabul eden, açılım sürecine angaje” bir CHP olarak kurgulandı. Bu kurguyu yıkmak CHPnin bu günkü yönetiminin asli görevidir.
BİZ VATANDAŞLARIN KOMİSYON ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ BEKLENTİSİ
1- Her görüşmenin şeffaflıkla halka anlatılması,
2- Sürecin, iktidarın meşruiyet üretim aracına dönüşmesine izin verilmemesi.
İktidarın verdiği şu mesajları iyi analiz etmelisiniz:
CHP masada → “Bakın süreç toplumsal uzlaşmayla ilerliyor.”
CHP’ye baskı → “Ama kontrol bende, fazla güçlenmeyecek.”
İç muhalefeti bölmek için: CHPli taban içinde “masaya oturalım mı, oturmayalım mı?” tartışması yaratmak.
diğer taraftan iktidar kendi seçmenine “CHP hâlâ terörle ilişkili, biz olmasak devlet çöker” algısını diri tutmak.
3-Şu anda Türkiye'nin geleceğini belirleyecek ana unsur CHPdir. Ama iktidar CHP’yi etkisizleştirerek, kontrollü partner gibi görüyor.
Masada olduğu sürece CHP’den faydalanmayı hedefliyor(meşruiyet).
Ve CHPli belediyeleri baskılayarak, tutuklayarak CHP’yi asla eşit aktör seviyesine yükseltmiyor. BUNA GÖRE O KOMİSYONDA OLUNUZ.
4- Öcalan’ın 2013 İmralı Tutanaklarını dikkatle analiz ediniz: “.......yeni CHP sürece ortak olmalı” ifadesi, aslında AKP’nin de muradına uygun bir CHP dizaynının parçasıdır. BU OYUNU BOZUNUZ.
5-İktidarın hedefi: “Kılıçdaroğlu’nu geri getirmek”
Son aylarda Kılıçdaroğlu’nun medya görünürlüğü, “devlet aklı” diye dolaştırılması, kulislerde “yeniden genel başkan olabilir” haberleri, iktidarın CHP içindeki “kontrollü muhalefet” arayışını gösteriyor. İktidar açısından → CHP’nin “açılımcı kimlikle meşruiyet üretmesi” bekleniyor. Buna asla izin vermeyiniz.
6-Masaya Katılımın Şartlarını,
baştan kırmızı çizgileri ilan ederek:
Anayasa değişikliği yok,
Hukukun üstünlüğü şart,
Evrensel demokratik standartlar temel.
Böylece “biz varız ama oyunu sizin kurallarınızla oynamayacağız” mesajı net verilmelidir
7- CHP Kimliğini Öne Çıkarmak asıl önemli vazifedir:
Komisyon sürecinde her açıklamada Atatürk’ün “muasır medeniyet” hedefi,
Sosyal demokrat kimlik,
Demokrasi, laiklik, hukuk ve Atatürk milliyetçiliği vurgusu öne çıkarılmalıdır.
Bu, iktidarın “CHP bizimle aynı çizgide” propagandasını boşa düşürür.
8-Tabanla, milletle açık iletişim olmazsa olmazdır. Şeffaf Katılım – Gölge Raporlar:
CHP temsilcileri, her komisyon toplantısından sonra düzenli basın bilgilendirmesi yapmalı.
Ayrıca “gölge raporlar” yayımlanmalı:
Komisyonun gerçek niyetlerini ifşa eden,
CHP’nin demokratik çözüm perspektifini koyan belgeler.
Bu, hem iktidarın gizli oyunlarını teşhir eder hem de CHP’nin kimliğini güçlendirir.
Sayın Özel, düzenli basın toplantılarıyla komisyonun perde arkasını tabanla paylaşmalıdır.
Böylece hem “iktidarın gizli planına ortak değilim” denilmeli hem de “parti içi muhalefeti” dengelemelidir.
9- Uluslararası Referansları Kullanmak önemli olacak: komisyon tartışmalarını jeopolitiği açıklayarak geliştirmelidir. Bu da hem CHP kimliğini güçlendirir, hem iktidarın uluslararası meşruiyetini zorlar.
10-CHP Kimliğini Yeniden Tanımlayarak, komisyon sürecini kullanarak “CHP’nin jeopolitik vizyonunu” ortaya koymalıdır.
Atatürkçü–sosyal demokrat–özgürlükçü bir sentez ile “Biz ne iktidarın yanında ne de sistem dışıyız, biz Türkiye’nin demokratik geleceğiyiz” söylemini yerleştirmelidir. Bu vizyon, kurultay davası baskısı ile Kılıçdaroğlu’nu geri getirme projesini de boşa düşürecektir.
Böyle olursa, CHP sadece bir komisyon üyesi olmaz; Türkiye’nin geleceğini belirleyen asli demokratik güç olacaktır.
Biz yurttaşların beklentisi, CHP’nin masada komisyondaki belli bazı CHPli milletvekillerinin ideolojik ve uyumlu yapılarla o masaya oturması değil, halkın haklarını savunan öncü bir güç olmasıdır. Çünkü bizler biliyoruz ki, CHP ancak bu şekilde hem iktidarın tuzaklarını boşa çıkarabilir hem de geleceğe kimliğini korumuş, güçlenmiş bir lider kadro ile gidebilir.
Böyle olursa, CHP kazanır. Böyle olursa, Türkiye kazanır.
Olmazsa ne olur?
Atatürk milliyetçisi demokrat vicdanlı vatandaşlar hiç bir partiden medet ummadan gereğini kendileri yapar ve o takdirde hiç bir siyasi parti gelecekte seçimlerde yer alamaz çünkü bu millet Anayasadan aldığı emirle Türkiye Cumhuriyetini ilelebet yaşatacaktır.













Didemcim, yüreğinın ve düşüncelerinin milletime dokunması, duyulmasını dilerim, kalemine sağlık canım💐
Kalemine,yüreğine sağlık her satırına yürekten katılıyorum 👏👏👏❤️❤️