top of page

Sayın Devlet Bahçeli'nin TRÇ İttifakı Çıkışına, ABD Başkanı Trump Erdoğan’ı Gazze Özel Toplantısında Yanında Oturtarak Cevap Verdi

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 24 Eyl
  • 4 dakikada okunur

Türkiye’nin iç siyasetinde son günlerde en dikkat çeken çıkışlardan biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “TRÇ ittifakı” vurgusu oldu. Bahçeli, Türkiye’nin Rusya ve Çin ile stratejik bir blok kurabileceğini ima eden sözleriyle, hem iktidar ortaklığında yeni tartışma başlıkları açtı hem de dış politika eksenine dair yön arayışlarını gündeme taşıdı. Diğer taraftan, İsrail'e Gazze'de yaşanan insanlık dramından dolayı, askeri müdahalenin de düşünülmesi gerektiğini ifade etti.


Tam da bu açıklamaların yankıları sürerken, New York’ta düzenlenen Gazze Özel Toplantısında ( yabancı basının çoğunda "Trump Talks Gaza War With Arab and Muslim Leaders" başlıklarıyla duyuruldu), ABD Başkanı Donald Trump’ın Sayın Erdoğan’ı hemen yanında oturtması dikkatlerden kaçmadı. Diplomasi dünyasında fotoğraflar bazen sözlerden daha fazla şey anlatır. Bu kare, Bahçeli’nin çıkışına adeta Washington’dan verilmiş sembolik bir yanıt gibiydi: “Ne Rusya’sı ne Çin’i, Erdoğan BOP'sinde EşBaşkanım”


Gelin hatırlayalım :

Bahçeli’nin TRÇ Çıkışı Erdoğan'ın ABD Seyahatinden Hemen Öncesinde Gerçekleşti


Ve tartışmaların devamında, Devlet Bahçeli’nin iki gündür ısrarla dile getirdiği TRÇ (Türkiye–Rusya–Çin) ekseni fikri, Türkiye’de özellikle Avrasyacı çevrelerin uzun süredir dillendirdiği bir “Batı’ya alternatif ittifak” arayışının güncel versiyonu gibiydi.

Bahçeli’nin bu çıkışla:

  • İç siyasette Cumhur İttifakı içindeki pazarlık gücünü artırmayı,

  • Dış siyasette ise “Batı’ya mahkûm olmayan bir Türkiye” imajını güçlendirmeyi hedeflediği

    gibi varsayımlar da elbette bulunulabilir.


Ancak bu tür çıkışlar, uluslararası güç dengelerinin katı gerçekleriyle çarpıştığında çoğu kez sembolik kalır. Çünkü Türkiye’nin güvenlik, finansman, ticaret ve jeopolitik bağlamdaki bağımlılık noktaları hâlâ Batı merkezli, daha doğrusu ABD merkezli.


Gelelim Gazze Özel Toplantısına: Kimi İktidar çevreleri toplantıdan edinilen fotoğraflarda, Erdoğan'ın Trumpla masanın en başında yanyana oturmasını, bir başarı ve "BÜYÜK ve VAZGEÇİLMEZ" liderlik olarak hemen sürüme geçtiler. Bu siyaset, diplomasi, strateji, mesaj içerik analizi okuması yapmayı beceremeyenlerin elbette satın alacağı bir pazarlama tekniği.


Öyleyse asıl olan nedir? En basitinden başlayalım, fotoğraftaki oturma düzeni ve katılımcıları analiz ederek giriş yapalım...


Gazze Zirvesi ve Oturma Düzeni

Trump’ın BM’de ev sahipliğini yaptığı Gazze özel toplantısı, ABD’nin Orta Doğu’daki “eski ortaklarıyla” kurduğu ittifak ağını yeniden teyit eden bir vitrin oldu. Masada yer alan ülkeler şunlardı:

  • Suudi Arabistan

  • Birleşik Arap Emirlikleri

  • Katar

  • Mısır

  • Ürdün

  • Pakistan

  • Endonezya

  • Türkiye

Bu tablo, aslında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin güncellenmiş bir versiyonu gibiydi. ABD, bölgesel istikrarı kendi yörüngesinde tutmak için bu ülkeleri aynı masada oturtarak dünyanın ilgisini çekiyor.

En çok dikkat çeken detay ise Erdoğan’ın oturma düzeni oldu. Trump’ın hemen yanında konumlandırılan Erdoğan, fotoğraf karelerinde “özel konuk” imajıyla öne çıkarıldı. Diplomasi protokolünde oturma planları tesadüfi değildir. Verilen mesaj açıktı: “Türkiye hâlâ Washington’ın bölgesel mimarisinin bir parçasıdır.”


Sembolik Mesajın Anlamı

Bu görüntüyü birkaç düzeyde okumak mümkün:

  1. Bahçeli’ye Dolaylı Yanıt: TRÇ ittifakı çağrısının hemen ardından, Erdoğan’ın Trump’ın yanında oturtulması Washington’dan gelen bir karşı mesaj olarak da algılanabilir. ABD, Bahçeli’nin çizdiği “Rusya-Çin hattı”nı ciddiye almadığını ve Erdoğan’ın yerinin belirlenmesinde hâlâ ABD'nin elinde olduğunu göstermek istemiş olabilir.

  2. BOP’un Sürekliliği: Erdoğan’ın 2000’lerin başında sarf ettiği “BOP eşbaşkanlığını yürütüyorum” sözleri hatırlandığında, bu kare bu planın sürekliliğini de göstermektedir. Özetle, fotoğraf Erdoğan’ın hâlâ Batı merkezli yeni dünya ve ortadoğu haritalarını projesi içinde konumlandırıldığını kanıtlıyor. Bu iyi midir kötü müdür meselesi, Filistin, Irak ve Suriye, Lübnan gibi ülkeler de bizzat yaşanarak tecrübeyle yaşandı. Milyonlarca sivil, çocuk, yaşlı, genç hayatını kaybetti, aileler birbirinden koptu ve göçler yaşandı.

  3. Trump’ın Güç Siyaseti: Trump bu tür jestleri özellikle sever: Yanına oturttuğu liderler aracılığıyla dünyaya “benimle iş tutuyorlar” mesajı verir. Erdoğan’ın bu pozisyonda olması, Türkiye’nin dış politikadaki bağımsızlık iddialarına rağmen Washington tarafından hâlâ denetim altında tutulduğunu ima eden bir görsellikle de eş değerdedir.


Toplantıya Katılımcı Ülkeler ve ABD İlişkisine Bir de Bakalım


Saydığınız ülkelerin hemen hepsi (Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Ürdün, Pakistan, Endonezya) tarihsel olarak ABD ile stratejik ittifaklar içinde oldu:

  • Suudi Arabistan & BAE: ABD’nin Körfez güvenlik mimarisinin temel direklerlerinden biridir.

  • Mısır: 1979 Camp David’den bu yana ABD’nin Ortadoğu politikalarında ana satranç taşlarındandır.

  • Ürdün: ABD yardımlarının en yoğun aktığı, Ürdün nüfusunun yaklaşık %50–60’ı Filistin kökenli olması ve 1948 ve 1967 savaşlarından sonra yüzbinlerce Filistinli Ürdün’e sığınması Ürdünü temel ortak yapmaktadır. 1994’te imzalanan Ürdün-İsrail Barış Anlaşması ile iki ülke resmi olarak normalleşti. Bu anlaşma sayesinde, İsrail’in doğu sınırının güvenliği büyük ölçüde Ürdün ordusuna bırakıldı.

  • Pakistan: Soğuk Savaş ve Afganistan süreçlerinde ABD’nin “cephe devleti”haline geldi.

  • Katar: ABD’nin CENTCOM (Merkez Kuvvetler Komutanlığı) ana üssüne ev sahipliği yapan bir ülke.

  • Endonezya: Müslüman dünyanın en büyük ülkesi olarak ABD’nin Asya-Pasifik stratejisinde önemli bir partneridir.

Son 20 yıldır dünyada yaşananlara dikkatle baktığımızda, bu ülkelerin ABD'nin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Bağlantısını görmemek mümkün değil


  • 2000’lerin başında ABD’nin şekillendirdiği “Greater Middle East Initiative / Büyük Ortadoğu Projesi” bu ülkelerin çoğunu içine alan, serbest piyasa ve ABD'nin, İsrail'in jeopolitik güvenlik inşası üzerinden yeniden yapılanma hedefleyen stratejik bir çerçeve olarak bakılabilir.

  • Türkiye’ye verilen rol ise “model ülke” ve “ Hatiraların yeniden oluşturulması için verilen taşeron eşbaşkanlık”tı. Sayın Erdoğan, 2004’te ve sonrasında çok defa açıkça “BOP’un eşbaşkanıyım” diyerek bu misyonu sahiplendi.


HADİ, O ZAMAN BU FOTOĞRAFIN ADINI KOYALIM


Devlet Bahçeli’nin TRÇ çıkışları, iç politikada “alternatif eksen” tartışmasını yeniden alevlendirse de, uluslararası zeminde fotoğraflar gerçeği ortaya koyuyor. Trump’ın Erdoğan’ı Gazze toplantısında hemen yanına oturtması, Washington’un sembolik ama güçlü bir mesajıydı:

  • Türkiye’nin dış politika yönelimi hâlâ ABD’nin çizdiği çerçevede.

  • Bahçeli’nin dile getirdiği Avrasya ekseni ise daha çok retorik düzeyinde.

  • Erdoğan’ın masadaki konumu, ABD’nin bölgesel stratejisinde Türkiye’yi İsrail'i koruyan en önemli aktörlerden biri olarak gördüğünü teyit eden bir fotoğraftır.

Kısacası, Bahçeli’nin dediği gibi “TRÇ ittifakı” ihtimali konuşulsa da, fiili durum ortada: Erdoğan hâlâ Washington’ın masasının yanında. Anlaşılan, İzmir'deki nadir elementler ve sınırlarımızdaki güvenlik tehlikede.


 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page