top of page

"Terörsüz Türkiye" Söyleminden, "Türk-Kürt-Arap" Söylemine Tüm Kesimlerin KAKAFONİSİ

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 14 Tem
  • 5 dakikada okunur

Türkiye’de “Kürt meselesi” yıllardır anadil, kimlik hakları, yerel temsil ve demokratikleşme gibi kavramlar etrafında yanıltıcı şekilde tartışılıyor. Bu tartışmalar, Türkiye merkezli olmaktan çok, siyaseti dizayn etmek ve uluslararası hegemonik ihtiyaçlar çerçevesinde, kimlikçi ve etnik merkezli bir alana sıkışmış durumda. Sosyolojik ve siyasal analizdeki temel eksiklikler, sınıfsal eşitsizlikler, toplumsal yapılar ve kalkınma eksenlerinin tarışmaları hep "kimlikçi ve küresel güç dengelerinin" perspektifiyle yapılmakta. O yüzden terörün en şiddetlisi bizzat İktidar kurumlarınca, demokratik ve laik, yapıya yapılırken, çözümü son derece basit olan, silahlı teröre kancayı atan kesimler, tartımayı kakafoniye çeviriyorlar.


Bugün çözüm süreci, açılım politikaları veya barış görüşmeleri denilince, görünürdeki tasarım esasen kimlikçi savlara ve ABD’nin İsrail'i tahkim eden bölgedeki stratejik ajandasına yaslanıyor.


Ülke yangın yeriyken, “terörsüz Türkiye ” söyleminin asıl hedefi örtülüp, inşa edilmek istenen yeni paradigmalara adeta bir dokunulmazlık kalkanı sağlanıyor; böylece sınıfsal gerilimler – örneğin Kürt köylüsünün Kürt ağasıyla, Kürt kadınının yerel patriyarkayla, Kürt gencinin yoksulluk ve işsizlikle meselesi – görünmezleşiyor. Ayrıca, bu saydığım sorunlar sadece Kürtlerin değil Türk köylüsünün, Türk gencinin, Türk kadının da sorunları.


Cumhuriyet’in Kuruluşu: Gerçek Bağlam


Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan enkazdan, herkes için eşit vatandaşlık hukuku üzerine bir modernleşme ve laiklik projesi olarak doğdu. Sorun, bu idealin zamanla yozlaşması, büyüdü. Ancak bu, Cumhuriyet’in özünün yanlış olduğu anlamına gelmez. Yanlış olan Atatürk'ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetin paradigmalarını anlayamamaktan geçiyor. Anlayamamanın altında yatan sorunlar, tüm kesimlerden, Kürtlerden, Türklerden, Müslüman olan veya olmayan her kesimin kendi sığ ajandalarından kaynaklanıyor.


Bugün yapılması gereken, yalnızca devleti demokratikleştirmek değil, toplumun tüm aktörlerinin aynaya bakmasını sağlamaktır.


"TERÖRSÜZ TÜRKİYE ve "Türk-Kürt-Arap Birliği" Kakafonisi Gölgesinde Kalan Toplumsal Gerçeklikler


Gelin basit basit örneklere asıl sorunlarımızı maddeleştirelim:


• Aşiretçilik ve mafyalaşma (McDowall, 2004): Hakkâri ve Şırnak’ta aşiret liderleri belediye başkanlarından daha güçlü; yerel siyasete, toplumsal düzene ve ekonomiye yön veriyor.


• Ağalık ve feodal bağlar (Bruinessen, 1992): Siirt’te toprak reformu gündeme gelince ağalar köylere gözdağı veriyor. Topraksız köylüler, borçla boğuşup mevsimlik işçiliğe zorlanıyor.


• Genç işsizliği ve uyuşturucu (TÜİK 2023): Diyarbakır’da genç işsizliği %35; madde bağımlılığı Türkiye ortalamasının iki katı.


• Kadına şiddet, erken evlilik, poligami (Mor Çatı, 2024): Mardin’de resmi kayıtlarda 700 çocuk yaşta evlilik var; kayıt dışı sayılar çok daha fazla.


• Dinsel gericilik ve laik eğitime direnç: Van ve çevresinde bazı köylerde şeyh onayı olmadan öğretmen çalışamıyor; laik eğitime direnç özellikle kız çocuklarını vuruyor.


• Aşı karşıtlığı ve sağlık krizleri (Sağlık Bakanlığı, 2024): Bebek ve çocuk ölümleri, aşılanma eksikliği nedeniyle bölge ortalamasının 3-4 katına çıkmış durumda.


• Ekolojik yıkım (Munzur Koruma Kurulu, 2023): Botan Çayı’ndaki HES projeleri su debisini %40 azalttı; kaçak madenler arsenikle suyu kirletiyor.


• Altyapı ve sanayi eksiklikleri (TÜSİAD, 2022): Şırnak OSB hâlâ beklemede; demiryolu yok, organize sanayi yetersiz, gençler göçe ya da kaçakçılığa mahkûm.


Bu saydıklarım sadece bir iki örnek, bunların PKK veya Kürt sorunu ile ilgisi yok, sorun bundan nemalanan bir siyaset ve bürokratik yapının oluşu. Bugünkü barış tartışmaları, Kürt elitlerinin iç tahakkümünü tartışmadan, tek yönlü “hak ve kimlik” söylemine sıkışıyor.


Tarihsel ve Jeopolitik Kronoloji


  • 2014–2015 Çözüm Süreci: Devlet-Öcalan-Kandil hattındaki görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı.

  • 2016 sonrası: Suriye iç savaşı derinleşti, ABD’nin PYD/YPG’ye desteği

  • 2023–2024: ABD ve İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü baskılar sonuçsuz kaldı. Washington artık “Kürtler ve Azeriler bu kuşatmada yetmez; Sünni Türkiye’yi Şii İran’a karşı sahaya sürmeliyiz” fikrine yöneldi.

  • 25 Haziran Trump-Erdoğan görüşmesi: ABD’nin stratejik ekseni derinleşti; Kürt meselesi iç politika olmaktan çıkıp jeopolitik bir araç hâline geldi.

  • Bugün: AKP- MHP-DEM ve Öcalan hattında şekillenen “Terörsüz Türkiye” söylemi, iç barış değil, dışta ABD-NATO eksenli bir ittifak mimarisinin halkla buluşturulmuş perdesi algısı oluştu.


Gelin konuya bir de şu açılardan bakalım :


Bilimsel Eleştiri ve Karşılaştırmalı Yaklaşım


Sınıf ve Emek Boyutu-


Erik Olin Wright’ın sınıf teorisi bize şunu söyler: Kimlik siyasetleri sınıfsal sömürüyü perdeleyebilir. Türkiye’de Kürt köylüsünün Kürt ağasına, Kürt işçisinin yerel patronlara, Kürt kadınının ataerkil düzene karşı mücadelesi konuşulmadıkça çözüm eksik kalır. Aynı şekilde Türk'ün ki de...


Modernleşme ve Kalkınma Ekseni-


Modernizasyon teorileri (Lipset, Rostow): geri kalmışlık sorunlarını kimlik değil, ekonomik ve sosyal kalkınma üzerinden analiz edilir. Bugünkü açılım dili, kalkınma yerine sadece kimlik ve temsil pazarlığına sıkışıyor. Yani deniyorki, ağalar, beyler yönetsin bunun için ortak ittifak üretelim.


Karşılaştırmalı Çatışma Çözümü Modelleri-


Johan Galtung’un "pozitif barış" yaklaşımı yalnızca çatışmayı değil, yapısal şiddeti de çözmeyi öngörür. ETA-İspanya, IRA-İngiltere örneklerinde ekonomik entegrasyon ve sosyal reformlar ön plandaydı; Kürt meselesinde ise her şey eksik, çünkü mesele Kürt meselesi değil, Türk'ün de meselesi.


Cumhuriyetçi Aydınlanmacı Perspektifin Yokluğu


1930’larda “Doğu Meselesi”ni tartışan Cumhuriyetçi aydınlar (ör. İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Âli Yücel), kalkınma ve eğitim planları öneriyordu. Bugünse sahnede seçim mühendislikleri, kimlik pazarlıkları ve Washington merkezli jeopolitik hesaplar var. Ne bölgenin gençlerine bir gelecek tasavvuru sunuluyor, ne de emekçi halkın eşitsizliklerine sahici bir çözüm öneriliyor. Dolayısıyla “terörsüz TÜRKİYE” masasında kamuculuk, halkçılık, hukuk, vicdan yok; sosyal adalet yok.


Mevcut Açılımın Eleştirisi


Şu anda bir çok kesimde mevcut açılıma çeşitli eleştiriler var, kimi yetersiz kimi ise başka bir hesaplaşmanın denklemi olarak bakıyor. Ancak çoğunluk gazeteci, yazar Barış Terkoğlu’nun eleştirel çizgisinde konuya yaklaşmakta. Barış Terkoğlu bu günkü yazısında şöyle demiş: "Cuma günü silahlarını yakan Nedim Seven ve Esmen Ayaz, cumartesi günü PKK’nin yayın organlarına konuştu. Anayasal değişim beklediklerini söyledi. Sürecin mantıksal sonucunun “yeni anayasa” olacağını iktidar da dillendiriyor. Hem mevcut anayasanın hem var olan anayasal hakların ayaklar altına alındığı, anayasa denilince sadece Erdoğan’ın yönetme usullerinin ve süresinin anlaşıldığı koşullarda yapılacak anayasa açıkça halkın kazanımlarına karşı saldırı olur.

- Barış da politiktir dedim ya... Günlerdir “devlet politikası” diye pazarlanan süreç, Erdoğan tarafından üç parti ortaklığı olarak tarif edildi. “Bir ucundan ben de tutabilir miyim” diye bekleyen CHP’ye “Sen yoksun” denildi. Böylece sürecin “iç cephe” için değil, “muhalefeti içeriden bölme” için olduğu netleşti.

- Türkiye, emperyalizm tarafından, yalnız bugün değil 40 yıldır İsrail’i korumak-İran’ı dengelemek için Sünni eksenli Osmanlıcılığa itiliyor. Trump’ın Suriye özel temsilcisini Türkiye’ye büyükelçi ataması, onun da “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı millet sistemidir” önermesi, Şam’a yaptırımları kaldırıp Şara ile İsrail’i masaya oturtması, Kürtlerin yeni düzene entegrasyonu bu ana kadar bir şey öğretmediyse... Cumartesi günü, büyükelçinin “sıra Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında” demesi öğretsin. Kısacası taraflardan bağımsız olarak “süreç” emperyal politikalara bağımlı"


Burada Terkoğluna tam olarak katıldığımız yerler kadar, katılmadığımız noktaları da tartışmak önemlidir.

  • Evet, “barış” masası birçok aktöre dokunulmazlık zırhı işlevi görüyor.

  • Evet, sınıfsal gerilimler (mesela Kürt köylüsünün Kürt ağasına, Kürt işçisinin Kürt patronuna itirazı) gündeme alınmıyor.

  • Evet, bölgedeki feodal sömürü, aşiret düzeni, dinsel tahakküm, çocuk işçiliği, genç işsizliği gibi meseleler barış söyleminin arka planında gölgede kalıyor.


Ancak, burada Terkoğlu’nun diline ve CHP’ye dönük yaklaşımına eleştiri getirmek gerekir:

“Barış Terkoğlu’nun özellikle CHP’ye bakışında, bana göre, belki kişisel bir CHP karşıtlığının ya da Oda TV ve Veryansın TV gibi daha ulusalcı mecralardan beslenen bir perspektifin etkisi sezinliyorum. Unutmayalım, bu tür bir ulusalcılık, Atatürk’ün halkçı ve ilerici devletçilik anlayışından da epey uzak, daha sert ve ayrıştırıcı bir çizgi taşır. ‘Bir ucundan ben de tutabilir miyim’ diye bekleyen CHP’ye ‘Sen yoksun’ denildi’ ifadesi, CHP’nin bugün verdiği demokratik mücadeleyi küçümseyen ve aşağı çeken bir bakış açısıdır. Oysa böyle bir yaklaşım, sürecin eleştirel analizine katkı sunmak yerine, CHP nin bugünkü muhalefetini topluca itibarsızlaştırarak iktidarın işini kolaylaştırır.”



Çok Katmanlı Çözüm


✅ Çözüm, kimliklere indirgenmemeli, temel sorunlar olan demokratik sorunların, sınıf eşitliği, kadın özgürlüğü, ekolojik adalet, laiklik gibi kavramlara dayanmalı.

✅ Kamuculuk ve Kalkınma: Bölgesel kalkınma planları, tarım ve sanayi reformları, kamu yatırımları öne çıkarılmalı.

✅ Toplumsal Yüzleşme: Hem devlet, siyasi partiler, hem yerel aktörler, aşiret, ağalık, şeyhlik, ataerkil yapılar ve elbette başta terörist Öcalan ve PKK toplumla yüzleşmeli ve öz eleştiri yapabilmeli.


Mevcut açılım ve barış tasarımları, kimlik merkezli, ÜMMETÇİ ve sınıfsal körlük içeren yapılar olarak eksik kalıyor. Türkiye’nin ihtiyacı yalnızca terör masasını kurmak değil; o masaya otokratik yapının sınıf, emek, kadın, bilim, eğitim, laikliğe aykırı tarikat, cemaat yapılarını, çevre meselelerini de koymak gerekir. Cumhuriyetin laik, demokratik, sosyal, hukuk rejiminin çağdaş medeniyet yapısını güçlendirmek gerekir. Bu da Cumhuriyete ve Atatürk'e karşı yapılarla mümkün değildir.


Karşılaştırmalı deneyimler ve sosyolojik teori şunu gösteriyor: Gerçek barış, yalnızca silahların susması değil, toplumsal adaletin kurulmasıdır. Burada, siyasi düşünceden dolayı tutuklu Kürtlerin hapishaneden çıkartılıp, yerlerine Atatürkçülerin veya CHPlilerin tutuklanarak seslerinin kesildiği bir çözüm pek de akıllıca olmasa gerek.


Kaynakça / Önerilen Okuma

David McDowall, A Modern History of the Kurds (2004)

• Martin van Bruinessen, Agha, Shaikh and State (1992)

• TÜİK Genç İşsizlik Raporu (2023)

• Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Raporu (2024)

• Sağlık Bakanlığı Aşı Raporları (2022–2024)

• Munzur Koruma Kurulu Çevre Raporu (2023)

• TÜSİAD Doğu Anadolu Raporu (2022)


 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page