top of page

Yeni Dünya, Eski İktidar: Türkiye’nin Yapısal Gerilemesi Küresel Dengenin Neresinde?

  • Yazarın fotoğrafı: Didem Öneş
    Didem Öneş
  • 30 May
  • 3 dakikada okunur

Çok Kutuplu Düzen ve Türkiye

2000’li yıllarda artık dünya, Soğuk Savaş sonrası oluşan tek kutuplu yapıdan çıkmış durumda. ABD hegemonyasının sınırlandığı, Çin'in ekonomik ve teknolojik bir süper güç olarak yükseldiği, Rusya'nın jeopolitik alanlarda direnç gösterdiği ve Avrupa Birliği'nin içe kapanma eğilimiyle karşı karşıya kaldığı, Ortadoğudan, Afrikaya, Grönland'dan Asya'ya yeni bir dünya düzeni inşası dönemdeyiz.

Yani artık iki kutuplu değil, çok merkezli ve çok aktörlü bir dünya düzeni içindeyiz.

Bu yeni sistemde ülkeler:

  • Eski bloklara sadakat yerine pragmatik ittifaklar kuruyor,

  • Bölgesel nüfuz alanlarını yeniden tanımlıyor,

  • İç politikaları ile dış politikalarını paralel kurmakta da zorlanıyorlar.

Ve bu fotoğrafın merkezinde Türkiye, tarihsel ve coğrafi önemi nedeniyle yeniden tanımlanan rollerle karşı karşıya. Peki, bu tanımları kimler, kimin için üretiyor?

Türkiye'nin Küresel Güçlerle İlişkisi: Kim, Neden Erdoğan Yönetimiyle Çalışmak istiyor Sorusunu Sorduruyor


Batı Dünyası İçin:

  • Türkiye, NATO’nun güney hattında bir güvenlik kalkanı.

  • Avrupa için, Suriyeli mültecileri sınırlarında tutan bir tampon bölge.

  • Enerji güvenliği ve Karadeniz dengesi açısından kilit ortak, vs...

    VERİ :Avrupa Parlamentosu Raporu (2023):“Türkiye'de demokrasi zayıflasa da, stratejik işbirliği alanları korunmalı.”


ABD Açısından:

  • Türkiye, İran karşısında konumlanabilen çok yönlü bir aktör.

  • Ukrayna savaşında SİHA desteği ve diplomatik arabuluculuğuyla aktif rol üstlendi.

  • İncirlik ve Kürecik gibi üslerle hâlâ askeri koordinasyonun merkezinde, vs...

VERİ: CSIS Türkiye Raporu (2024):“Erdoğan yönetimi, zorlu ama hesap edilebilir bir partner.”


Rusya İçin:

  • Akkuyu, TürkAkım, ticaret ve turizmde derin bağlar.

  • Batı yaptırımlarını aşmak için stratejik bir 'gri alan'.

  • NATO içinde frenleyici ve pazarlık yapabilir bir figür, vs...

VERİ: Carnegie Moscow Center (2024):“Putin-Erdoğan ilişkisi, karşılıklı bağımlılık *(ifade yazarın değildir) ilkesine dayanır.”


Ancak Yeni Dünya Düzeninde, Batı ve Yeni Dünya Düzeni Aktörleri İçin Avantaj Gibi Olan Türkiye’nin İç Dinamikleriyle Çatışıyor

Son derece basit iki veri ile bu durumu ifade edeceğim.

VERİ: KONDA (2023): Gençlerin %62’si Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığını düşünüyor.

VERİ: Yeditepe Üniversitesi (2024): Gençlerin %59’u yurt dışında yaşamak istiyor.

Toplumun sosyolojik gerçekliğiyle çatışan bir yapı, dışarıdan bakıldığında stratejik olsa da, içeriden bakıldığında sürdürülemez hale geliyor.


Türkiye'de İktidar Değişirse Ne Olur?

Uluslararası çevrelerin en çok sorduğu sorulardan biri bu:

“Türkiye’de iktidar değişirse, mevcut stratejik düzen bozulur mu?”

Türkiye’de çeyrek asırdır tek lider merkezli bir yönetim yapısı var. Bu yapı, bazı güçler için istikrar üretmiş olabilir; ancak medeni ilkelerin dizayn ettiği bir toplumsal değerler bütünü ve evrensel değerlerle çatışan bir sistem, uzun vadede sürdürülemez.


Küresel Ölçekte Bir Soru: Kaotik Düzenler Sürdürülebilir mi?

Bugünkü dünya düzeni; krizlerle, otoriter liderliklerle ve parçalı yapılarla şekilleniyor. Bu durum bazı aktörler için kısa vadeli avantajlar sunsa da, tarihsel ve bilimsel veriler, bu modelin sürdürülebilir olmadığını gösteriyor.

VERİ : Freedom House (2024):

  • 18 yıldır küresel demokrasi geriliyor.

  • Bu süreçte kutuplaşma, güven kaybı ve ekonomik kırılganlık artıyor.

VERİ: OECD Siyasi İstikrar Endeksi (2023):

  • Otoriter yönetimlerde ilk 5 yılda büyüme sürüyor,

  • Ancak 7. yıldan sonra dış yatırım düşüyor, sosyal yatırımlar azalıyor, ekonomik yavaşlama başlıyor.

VERİ: Francis Fukuyama – “Political Order and Political Decay” (2014):“Devlet kapasitesi sadece otoriteyle değil; şeffaflık, katılım ve hesap verebilirlikle sürdürülebilir.”


Yani kaos ve merkeziyetçilik, kısa vadeli kontrol üretse de; uzun vadede hem ülkeyi hem bölgeyi kırılganlaştırır. Kendilerini “yeni dünya düzeni kurucusu” olarak gören güç merkezleri için de bu zemin, yüksek özgüvene sahip ama kırılgan temeller üzerinde yükselen bir gelecek üretir.


Değişim, Risk Değil Stratejik Bir Fırsattır

Türkiye’de bir iktidar değişikliği, ilk bakışta dış güçlerce “belirsizlik” olarak yorumlanabilir. Oysa bu değişim, kurumsal kapasite, demokratik zemin ve toplumsal uyumu yeniden inşa etme fırsatıdır.

Böyle bir dönüşüm:

  • Türkiye’yi içerde istikrarlı,

  • Dışarda güvenilir,

  • Bölgesel olarak barış kurucu bir aktöre dönüştürebilir.


    "Atatürk'ün hedeflediği “muasır medeniyetin üzerine çıkan Türkiye” vizyonu, hâlâ mümkündür. Ve bu vizyon, sadece Türkiye’ye değil; dünyaya da adalet, denge ve umut taşır"


 
 
 

Yorumlar


didem Fotoğraf 1_edited.jpg

Merhaba, uğradığınız için teşekkürler!
Hi, thanks for stopping by!

Paylaşımlardan haber almak için

Let the posts come to you

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest

Benimle iletişime geçmek için/
Let me know what's on your mind

GÜNDELİK DERİNLİK    DEEPLY DAİLY

bottom of page